Özellikle ilk yıllarda, yurtdışına giden vatandaşlarımızın genellikle yoksul, eğitimsiz ve kültür düzeyleri düşük olan bir kitleden oluştuğu hepimizin malumudur. Bu eksikliklere rağmen, bunların hepten yabancı kültürlerin olumsuzluklarına duyarsız kalmadılar. Hatta bu olumsuzluklara uzun süre direndikleri de bilinmektedir. Ancak, bu vatandaşlarımız, ailelerini yanlarına almalarıyla, esas sıkıntılar baş göstermeye başladı. Yabancı bir ülkede, dil bilmeden, adet bilmeden yaşamanın ne kadar meşakkatli olduğunu tahmin etmek zor değildir. İlk yıllarda aile içi uyum ve idare, katı bir disiplinle; çocukların aile içi eğitimi ise dogmatik usullerle sağlanmaya çalışıldı. Doğrusu, bu metotlar, özellikle birinci nesiller üzerinde bazı olumlu sonuçlar verdi. Mesela, ailenin mutaassıp ve mazbut yapısını genel doğrularla harmanlayan nesiller, çok düzgün bir hayat biçimine kavuştular. Öyle ki, yabancı bir ülkede yaşamalarına rağmen inanç ve geleneklerine bağlı kalmayı başardılar. Ancak ne yazık ki, bu metot, ikinci ve üçüncü nesiller üzerinde fazla etkili olamadı. Bundan dolayıdır ki Merkel “Birinci nesil sizin, ikinci nesil yarı yarıya ve üçüncü nesil de bizimdir.” demiştir. Şayet gençlerimiz bilim, medeniyet ve sosyal adaptasyon konularında Almanlara yakın duruyorsa fazla itirazımız yok. Ancak bu gençler kendi inanç ve kültür değerleriyle çatışır hale gelmişse, bu gençleri Merkel’e kaptırdığımız için üzülmemiz gerekir.
Şimdi yurtdışındaki gençliğimizin sorunları nelerdir? Bunları belirlemeye çalışalım.
a) İşsizlik, (Mesleksizlik, eğitimsizlik, isteksizlik)
Eğitimsizlik, (Eğitimli olan gençlerimizin hem kendi hem de yaşadıkları ülke içindeki itibarı göz önüne alındığında, eğitimsizlikle mukayesesi pek zor değildir.)
Mesleksizlik, (Mesleksiz olmak, büyük bir eksikliktir. İş hayatının her aşamasında bir olumsuzluk olarak kişiye yansımaktadır.)
İsteksizlik, (Hayata tutunma, üretme ve kendisini geliştirme konularında)
b) Uyumsuzluk
– Aile içindeki uyumsuzluk,
– Okul içindeki uyumsuzluk,
– Toplum içindeki uyumsuzluk
c) Dışlanma
– Aileden dışlanma,
– Çevreden dışlanma
d) Toplumdan soyutlanma, (Kişinin aile ve çevreden uzaklaşması)
e) Kültür bozulması ve yozlaşma, (Aile içinde kültür bozulması mevcutsa, çocuk bundan fazlasıyla payını almaktadır.)
f) Gelecek kaygısı, (Eğitimi, işi, mesleği ve birikimi olmayan kişilerin gelecek kaygısı kaçınılmazdır.)
g) Kötü alışkanlıklar edinme, (Alkol, uyuşturucu ve kumar gibi alışkanlıklar)
h) Suça karışma (Hırsızlık, gasp gibi eylemler)
Gibi başlıca sorunları sayabiliriz.
Bu sorunların temelinde aile yapısındaki sıkıntılarla çevre (Arkadaşlık ve okul ortamı) şartlarındaki olumsuzluklar yatmaktadır.
Aile Yapısındaki Başlıca Sıkıntıları;
a) Ebeveynlerin eğitimsizliği,
b) Ailedeki iletişim bozukluğu,
c) Ebeveynlerin aşırı şekildeki korumacılığı,
d) Otoriter aile yapısı,
e) Ailede içindeki kuşak çatışması,
f) Aile içinde geçimsizlik olması,
g) Aile içinde şiddetin yaşanması,
h) Kültürel bozulmanın meydana gelmesi,
ı) Ebeveynlerin boşanmış olması,
i) Yabancı eşlerle evlilik yapılması,
Şeklinde özetlemek mümkündür.
Çevre ve Yaşanılan Ülke Şartlarından Kaynaklanan Sorunları;
a) Kötü arkadaşlar edinilmesi,
b) Okul ve diğer çevreyle uyumsuzluk yaşanması (Kişiden kaynaklı)
c) Eğitimsiz olunması,
d) Dil Sorunlarının bulunması,
e) Kişinin, okul ve diğer devreden dışlanması (Çevreden kaynaklı)
f) Kişinin ikinci sınıf muameleye tabi tutulması,
g) Kişinin horlanması ve aşağılanması,
h) Kişiye karşı ırkçılık ve ayrımcılık yapılması
Şeklinde özetleyebiliriz.
Ayrıca hükümetlerce uygulanan politikalarında bu sorunların meydana gelmesinde önemli katkısı vardır.
Hükümetlerin Tutumlarını da;
a) Yaşanılan ülke hükümetlerinin ayrımcı politikaları ve yabancı düşmanlığına prim vermeleri,
b) Türk hükümetlerinin yurtdışındaki vatandaşlarımızın sıkıntılarına yıllarca ilgisiz kalması,
c) Sorunların giderilmesi için geç kalınması,
d) Uzman olmayan kişilerin görevlendirilmesi,
Şeklindeki başlıklar altında incelemek mümkündür.
Bu olumsuzluklar neticesinde, aileden ve çevreden uzaklaşmış, eğitimsiz, işsiz, geleceğe güvenle bakamayan, kötü alışkanlıklar edinmiş ya da suça bulaşmış bir gençlik meydana geliyor.
Şimdi ise, gelinen noktada bu meselenin halli için ne yapılabilir?
Sorunların ortaya çıkmaması ve sorunların giderilmesi için;
a) İyi bir aile yapısının oluşturulması,
b) Kültürel değerlere sahip çıkılması,
c) Gençlerin kendi kültür ve inanç değerleriyle barışık hale getirilmesi,
d) Aile içinde iyi bir iletişim ortamının sağlanması,
e) Gençliğe sevgi ve hoşgörü ile yaklaşılması,
f) Aile içi şiddetten uzak durulması,
g) Aşırı korumacılık yapılmaması,
h) Gençliğe güvenilmesi,
i) Gençliğin özgüvene sahip olmasının sağlanması,
j) Baskı yapılmaması,
k) Düşüncelerini ifade etmelerine fırsat verilmesi,
l) Gençlere, kendilerini ispatlama fırsatının verilmesi,
m) Gençlere, yetki ve sorumluluk verilmesi,
n) Gençlerin iş sahibi olmalarının sağlanması,
o) Üretime katılmalarının sağlanması,
p) Çocukların, iyi bir eğitim almalarının sağlanması,
q) Çocukların yabancı dil eğitiminin okullara bırakılması, aile içinde mutlaka ana dilin konuşulması,
r) Gençliğimize sahip çıkılması, kötü alışkanlık ve tehlikelerden uzak tutulması, koruması, onları bu alışkanlıklara iten sebeplerin ortadan kaldırılması,
s) Sorunlar fark edildiğinde, gerekli tedbirlerin alınması,
t) Toplumdan kaçan veya toplumdan soyutlanan gençlerin, mutlaka toplumla barışık hale getirilmesi ve sosyal aktivitelere dâhil edilmesi gerekir. Mesela, düzenlenen gecelere, düğünlere, şenliklere, gezilere ve toplantılara bu gençlerin katılımı sağlanarak, onların tehlikeli mekânlardan uzak tutulması temin edilebilir.
u) Derneklerin konuya eğilmeleri, sık, sık kamplar düzenleyerek bu gençlerin kaynaştırılması ve uzman kişilerce eğitilmesi,
v) Resmi veya sivil nitelikli sosyal meditasyon ve rehabilitasyon birimleri ile rehberlik birimleri kurulması,
Gerekmektedir.
Neticede, gençlerimiz geleceğimizdir. Geleceğimizi aydınlık ve mutlu kılmak için ne gerekiyorsa yapmalıyız.
Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Yazar profili

-
Osmaniye, Kahramanmaraş ve Malatya coğrafyasında yaşayan düşünce insanlarını, köy yazarlarını ve akademisyenleri bir araya getiriyor. Bu sayfada, Ali Gültekin Biniş, Ali Alma, Ali Kılınç, Bekir Şahin, Sultan Doğan, Taha Ceviz gibi isimlerin yanı sıra yerel kültür, tarih ve toplumsal meseleleri kaleme alan birçok yazar yer alıyor. Her biri bölgesine özgü değerleri, gelenekleri ve meseleleri yazılarıyla gündeme taşıyor.
Yazarlarımız; şiirden deneye, köy hayatından sosyal eleştiriye kadar geniş bir çerçevede kalem oynatıyor. Yazılarıyla köylünün yaşamını, kültürel kodları ve unutulan değerleri hatırlatıyor; gelecek için birikim oluşturuyor. Bu sayfa, okuyucuya yerelin sesini duyuran, kültürümüzü diri tutan bir platform olarak hizmet ediyor. İncelemek isteyen herkes, yazar profilleri ve geçmiş yazılarla bağlantılı şekilde, bölgeye dair derinlikli içerikler bulabilir.
Son yazıları
adminEkim 7, 2024Anatomi dersi
adminTemmuz 11, 2024Köylerimiz
adminTemmuz 1, 2024Bulutlar Kan Ağlıyordu
adminAralık 11, 2023AÇIKLAMA